top of page
Yazarın fotoğrafıSambacı

Sezonluk Yıldızlar #1 - Grafite Mucizesi

“Sezonluk Yıldızlar” ismiyle başlayacağım yeni yazı serimde kariyerlerinde vasatı aşamamış ama oynadıkları muhteşem bir sezonla tüm futbolseverlerin damağında inanılmaz bir tat bırakan futbolcuların hikâyelerine uzanacağız. Futbolu hem bu kadar zor hem de dünyanın en sevilen sporu yapan bilinmezliklerin içinde geçen yüzbinlerce farklı futbol kariyeri var. Her sezon yeni bir heyecanın ve amacın peşinden koşulan bu oyunda hangimiz önümüzdeki sezon hangi mucizenin olacağını bilebilir ki?



İşte 1979 yılında Sao Paulo eyaletinin Jundiai kentinde Edinaldo Batista Libanio isimli bir erkek çocuğu dünyaya geldi. İtalyanların tarih boyunca sıkça göç ettiği ve deniz seviyesinden oldukça yüksek bu kentte üzüm bağları bu etkiyle oldukça yaygındı. Edinaldo da birçok Brezilyalı gibi bu mütevazı koşullarda büyüdü. Genç yaşında çalışmak zorunda kalması sebebiyle kapı kapı dolaşarak çöp poşetleri satıp ilk paralarını kazandı. Neyse ki, hayatını kurtaracak bir futbol yeteneği ona bahşedilmişti ve 20 aşındayken ilk profesyonel anlaşması için Matonense ile anlaştı.


Kurşun kalemlerde kullanılan bildiğimiz grafit maddesinin onun lakabı olması ise Matonense’deki koçu tarafından ince ama uzun gövdesine atıfta bulunmasıyla kullanılmaya başladı. O zamana kadar ismi Edinaldo’nun kısaltması “Dina”yı kullanmasının futbol için çok naif olduğunu düşünen koçu zamanında Grafite lakaplı eski bir takım arkadaşından da esinlenerek ince uzun fiziğinin bu lakabı kaldıracağını düşündü. Uzun fiziğine rağmen tıpkı kurşun kalemin ucu gibi keskin ve ince bilekleri ile çok çabuk Grafite olmayı benimsedi.


Bu yeteneği kısa süre sonra yeteneği önce Ferroviaria ve ardından da Santa Cruz’a transfer olarak Brezilya üst kademelerine kendini taşıdı. İlk yılında 22 maçta sadece beş gol atması ve Brezilya futbolunun ikinci kademesi olan Serie B'ye düşmeleri onun yeteneğini perdeleyemedi. Brezilya’nın büyük kulüplerinden Gremio’ya 1 milyon Brezilya Reali karşılığında transfer oldu. Ne yazık ki Porto Alegre'de geçirdiği zaman planlandığı gibi gitmedi. 2002 sezonunun başındaki ciddi bir sakatlık, onun birkaç ayını saha dışında neden oldu. Mavi-siyahlı formayı yalnızca 9 maçta giyebildi. Kariyerini tekrardan ayağa kaldırmak için farklı bir şeyler yapması gerektiğinin farkındaydı ve Brezilyalı futbolcular için adeta bir özgüven ligi olan K-League ekibi FC Seoul ile anlaştı.



Ama aradığı gerçek yeniden doğuşu sadece birkaç ay sonra tekrar ülkesinde Goias formasıyla yapacaktı. Goias, Serie A'da sezonu dokuzuncu sırada bitirirken Grafite, pozisyonunda ligin en iyisi seçilerek 20 maçta 12 gol attı. Takımdaki Dimba ve Araujo ile müthiş bir uyum yakalayarak ligin en golcü 4. takımı oldular. Endüstriyel futbolun sirkülasyonu içerisinde eyaletinin ve Brezilya’nın en büyük takımlarından Sao Paulo ile anlaşması çok uzun sürmedi. Başarılı iki yıl geçirdiği Sao Paulo ile Copa Libertadores'i kazanmalarına ve finalde Liverpool'u yendikleri Dünya Kulüpler Kupası'nı kazanmalarına 80 maçta 26 golle katkıda bulundu. Bu başarılar sadece kulüp için bir kazanım değil Grafite’nin de Avrupa takımları tarafından kısa sürede fark edilmesini sağladı. Ligue 1’e yeni yükselen Le Mans ile Avrupa macerası başladı.



2006/07'de Fransa'daki ikinci sezonunda 12 golle takımın en çok gol atan oyuncusuydu. Hala muhteşem patlamasını yapamasa da yakında kendi kariyerinin bir sonraki bölümünü yazmaya hazırdı. Ağustos 2007'de Wolfsburg'a 5,6 milyon Euro karşılığında transfer oldu. VfL Wolfsburg, Almanya'da tartışmalı bir kulüptü çünkü hisselerin büyük çoğunluğu diğer kulüplerin aksine özel sektör tarafından yönetiliyordu. Kulübün doğduğu şehrin otomobil devi Volkswagen, Wolfsburg'u 20 yıldan fazla bir süredir finanse ediyordu. Arkalarında böylesine büyük bir şirket ve hatırı sayılır bir fon varken, Alman futbolunun gelenekleri için bir tehdit olarak algılanıyorlardı.



1945'te kurulan takım, 20. yüzyılın çoğunu Almanya'nın amatör üçüncü ligi olan Oberliga Nord'da geçirdi. 1992'ye kadar Bundesliga 2'ye terfi edemediler. 1990'larda seviyesini yükselten Wolfsburg, 1995'te sürpriz bir şekilde DFB-Pokal finaline ulaştı ve 1997'de de Bundesliga'ya terfi ettiler. 2000’lerde kalburüstü kadrolarla lige tutunmaları sonrasında 2007 yılında takımın başına getirilen otoriter teknik direktör Felix Magath daha önce yapılmamışı yapacaktı. Bayern Münih’te iki sene üst üste çifte kupayla kapatarak daha önce yapılmamışı başarmıştı çünkü.



Magath’ın ayrılışıyla bir diğer mucize adam Ottmar Hitzfield’i takımın başına getiren Bayern Münih, 2007-08'de bir kez daha zirveyi aldı ve Wolfsburg zirvenin 20 puan gerisinde ligi beşinci bitirdi. O yıl Grafite'ın kulüpteki ilk yılıydı ve tüm müsabakalarda oynadığı 28 maçta 12 gol kaydetti. Grafite’nin kulübe gelişi aynı zamanda Magath etkisiyle gerçekleşen kabuk değişimine de rasgeliyordu. Josue, Ricardo Costa, Edin Dzeko ve Diego Benaglio takıma dâhil edildiklerinde pek ünlü futbolcular değildi. Takımın en popüler isimleri 2006 Dünya Kupası Şampiyonu İtalya kadrosundaki Andrea Barzagli ve Christian Zaccardo’ydu.



2008/09 sezonu aslında hiç de iyi başlamadı. İlk 10 maçtan sadece dördünü kazanabildiler ve sezonun yarısı geride kalmışken altıncı sıradaydılar. Ancak aynı şey Grafite için söylenemezdi. İlk 21 maçın sadece 13'ünde forma şansı bulmasına rağmen, 12 gol atarak damga vurdu. Sahada muazzam anlaştığı ve “sihirli üçgen” yakıştırması yapılan Misimovic ve Dzeko ise henüz tam açılmamıştı. 19. haftaya girerken, Wolfsburg sekizinci sıradaydı ve en iyi ihtimalle Avrupa kupaları potasını zorlayacak gibi görünüyordu. Bundesliga'daki ilk sezonunda başka bir sürpriz takım Hoffenheim, Die Wölfe'nin 11 puan önünde 38 puanla liderliğini sürdürüyordu.


Ve sonra 10 maç üst üste galip geldikleri bir seri yakaladılar. Bu noktada Grafite'nin hedefleri de çok önemliydi. Bu olağanüstü serinin ilk üç maçını sakatlık nedeniyle kaçırdıktan sonra, Hamburg’la oynadığı dönüş maçında 2 gol ve bir maç sonra da Schalke karşısında 4-3'lük nefes kesici galibiyette harika bir hat-trick yaptı. Tarihler 4 Nisan’ı gösterdiğinde 2. sıradaki Bayern, Wolkswagen Arena’ya konuk olacak ve lider durumdaki Hertha Berlin ise Borussia Dortmund’u konuk edecekti. Wolfsburg, Bavyera ekibi karşısında resmen şov yaptı. Skor 4-1 olmuşken sezon sonunda Yılın Golü olarak adlandırılacak olan o ünlü topuk golü Grafite’nin ikinci takımının 5. golü oldu. Bu galibiyetle zirveye oturan “Die Wolfe”, son altı maçından ikisini kaybedecekti.



Bayern maçıyla kazanılan momentumun hızı kesilmedi ve sezonu Jürgen Klinsmann'ın takımının iki puan önünde bitirerek şampiyonluğu perçinlediler. Son iki maç adeta karnaval havasındaydı. 5-0 ve 5-1 alınan galibiyetlerde Grafite attığı 4 golle bu kutlamanın başkahramanlarındandı. Brezilyalı sezonu 25 maçta attığı 28 golle bitirdi. Kendisine 26 gol ile eşlik eden partneri Dzeko ile ortaklığı, toplam 54 golle Bundesliga tarihinde bir sezonda en çok gol atan ikili olarak taçlandırıldı. Harika sezon boyunca 20 asist yapan Misimovic’in de küçümsenmemesi gerekiyordu. Bu üçlünün boşuna “Sihirli Üçgen” olarak değerlendirilmediğini gösterdiler.



Yirmili yaşlarını istikrar yakalama ve parlama çabasıyla geçiren Grafite, Wolfsburg'a katıldığında 30'una geliyordu. 2009 öncesinde en verimli sezonu Sao Paulo ile 22 gol attığı 2004 yılı olmuştu. Grafite'nin bu destansı şampiyonlukta attığı 28 golün nereden geldiği hala gizemini koruyan bir mucize olarak tarihe kazındı. Açıkçası diktatör lakabı bile takılan Felix Magath'ın zorlu antrenman rejiminin bu bireysel başarıda büyük bir etken olduğu söylendi durdu. Belki de kariyerini Grafite’nin aksine çok daha yukarılara çıkarıp 35’inde bile Serie A devi Inter’e transfer olmayı başaran Dzeko’nun da bunda büyük katkısı vardı.



Görkemli bir pastanın üzerine çileği koyan Grafite, hem Bundesliga’nın Gol Kralı olurken hem de Almanya'da Yılın Futbolcusu seçildi. Bu kimsenin tartışamayacağı bir konuydu. Bu, en üst düzeydeki kısacık masal Grafite’nin ne yazık ki sonu olacaktı. Grafite 2011'de Birleşik Arap Emirlikleri'ne giderek kariyerinin yokuş aşağı olan kısmına başladı. 2015'te anavatanına dönmeden önce Arap yarımadasında gözden uzak gollerine devam etti. İki yıl sonra eski kulübü Santa Cruz'da emekli oldu.



Zirvede geçirdiği süre kısa olsa da, inkâr edilemez derecede muhteşemdi. Almanya genelinde çok sempatik olmasa da 2008/09 sezonundaki Wolfsburg destanı ülke dışındaki futbolseverler tarafından her zaman sevgiyle hatırlanacak bir futbol anısı olarak kaldı. Bayern Münih'e karşı attığı topuk golü sadece sezonun hafızlardan silinmeyecek imajı olmayacak aynı zamanda Grafite'nin profesyonel kariyerinin de akıllarda kalan tek resmi olacaktı.




Sambacı


Kommentare


bottom of page