Uzun yıllar boyunca savunma rolleri ve savunmacıların rollerini icra ederken ortalama olarak bulunduğu/kullandığı bölgeler daha sabitti. Stoperler merkezdeyken, bekler ise kenardaki geniş bölgede hem hücum hem savunma işlerini üstleniyorlardı.
Taktiksel varyasyonlar arttıkça özellikle bazı modern taktisyen hocalar oyun kurulumunda (build-up) ya da topa sahip olma futbolunda (possession football) gereken üstünlüğü sağlayacak +1 arayışına girmeye başladılar.
Savunmadan fazla uzaklaşmalarına gerek olmadan çözümü - en belirgin biçimiyle - Pep gibi öncülerin başlattığı esnek role sahip bek oyuncularından yararlanarak buldular.
Özellikle son yıllarda daha da artan bir trend olarak; bek oyuncuları, sadece klasik şekilde dış koridorda destek veren rollerinde değil zaman zaman merkezleşen rollerde de kullanılmaya başlandılar ve sahte bek adını aldılar.
Bu merkezleşme; bekin bazen stoperlerin yanına gelmesi - buna daha cok "elbow back" deniyor- bazen de orta sahalaşması - buna da daha çok "inverted back" deniyor - şeklinde denenmeye başlandı.
Temelinde daha çok kutu şeklinde bir orta saha (box midfield) kurgusuna yerleşmek için gereken çift merkez ortasahanın (double pivot) oluşturulması fikri yatan bu dönüşümün en önemli örneklerinden gösterebileceğimiz Kyle Walker stoperleşirken, aynı dönemde ters bekte oynayan João Cancelo'nun da merkez orta sahalaştığını gördük. Bu akışkan yapının sonucunda kutu şeklindeki orta sahanın yanı sıra 3-2, 2-3 ya da 2-2 gibi geriden oyun kurulum şablonları da oluştu.
Burada oyuncu meziyetlerine göre farklı bek kullanımları; Philipp Lahm, Cesar Azpilicueta, Oleksandr Zinchenko ve son olarak da Trent Alexander-Arnold gibi örneklerle farklı takımlar ve hocalarca sergilendi. Beklerin meziyetleri arttıkça hayal edilebilecek kurgular da sonsuz sayılara ulaştı.
Bu bek kullanımlarının temelinde yatan fikirler ise şöyle;
1) Oyunun merkezinde bulunan kaleye giderken, yine merkezi temel olarak kullanma isteği.
2) Merkeze kayan oyuncuyla birlikte genişlemeye ve daralmaya imkan veren hareket halinde bir build-up kurgusu sağlamak.
3) Bunu orta sahadan biriyle yapmak yerine bek oyuncusuyla yaptığında merkezi kalabalıklaştırarak orta sahadaki sayısal üstünlüğü kazanmak.
4) Bir diğer faydası da savunmada ekstra bir emniyet daha sağlamak. Çünkü akışkan şekilde hareket eden bir bek-merkez oyuncusu, bire bir savunma eşleşmelerinde ikinci kademeyi otomatik olarak oluşturuyor.
Bu kadar akışkan pozisyon almak başlı başına zorken her bekin buna adapte olabilecek teknik ve taktik kapasitesi günümüzde bile halen yok. Kapasitesi olanlar da zaten fark yaratacak yönlerini sahaya yansıtsa da illa eksi yazacak başka bir yanı açıkta bırakıyor.
En az eforla bu +1'i sağlamak icin Pep, John Stones'u merkeze kaydırdığı denemesiyle ise tüm olaya yepyeni bir boyut kazandırdı. Stoperin orta sahaya çıkarak pivotlaştığı senaryo geçen sezonun sonlarında çok konuşulmuştu.
Bu merkeze kayan oyunun anti-tezi ise açılan kanat boşluklarındaki koridoru kullanmak yani oyuna genişlik kazandırmak. Bir diğer yolu da merkezleşen oyuncularla esas hücum oyuncularının arasındaki bağlantıyı sıkı bir blok savunmasıyla (mid-low block) kesme yani rakibin hücumcularını top almak için kendi kalenizden uzaklaştırmaya zorlamak; bunu yapmayanları da oyun kurulumundan izole etmek.
Bu yukarıda bahsettiğim her şeyin oyuncu profilleri ve takım diziliminin kalanına göre değişen binlerce farklı varyasyonu/senaryosu olsa da ben sıkça görülenler üzerinden kendi çıkarımlarımı sade bir futbol izleyicisi olarak naçizane şekilde yaptım.
Merkez vs genişlik kullanımı savaşının kazananını görmek için bu taktiksel evrimin gideceği yolu bir en az 10 yıl daha izleriz gibi duruyor. Her firavunun bir Musa'sı olduğu gibi bunun da karşı ekolleri artacak ve hatta belki bu ekoller yıllar içinde yıkılmayı bekleyen Goliath'a dönüşecek.
Kendimi de daha önce pek girmediğim bu konularda test etmek ve geliştirmeye çalışmak heyecan verici. Pep'e sevgiler.
Sambacı
Comments