top of page
  • Yazarın fotoğrafıSambacı

Şimdi Nerdesin Nerde? #10 – Manchester City 2011/2012

Premier Lig'in geçmişi, bugünü ve geleceğine bakacak olursak her bir dönem arasındaki geçişlerde tıpkı tarih derslerindeki gibi çağ açıp çağ kapatan mihenk taşı olaylar olduğunu görürüz.

 

Dünü bugüne bağlayan bu mihenk taşları için pek çok seçenek olsa da Manchester City'nin ilk apoletini taktığı 2011/2012 sezonu sonundaki son maç galibiyetini bunlar arasında güçlü bir aday olarak sayabiliriz. Bu galibiyeti özel kılan ise içinde barındırdığı büyük geri dönüştü.


Manchester United ile eşit puanla girilen son haftada rakip düşme tehlikesi içinde olan QPR'di. City, Pablo Zabalate'nin şutunu kötü karşılayan kaleci Paddy Kenny sayesinde ilk yarıyı önde kapatsa da QPR ikinci yarıda hızlı başlayıp Joleon Lescott'un hatasında Djibril Cisse'nin golüyle eşitliği sağladı. Agresiflik abidesi Joey Barton'nin Carlos Tevez'e attığı dirsek sonrası gördüğü kırmızı karta rağmen 66.dakikada öne geçmeyi başaran QPR bu dakikadan sonra sadece skoru tutmak için geriye kapandı. Buradan sonrası ise uzatma dakikalarında 90+2’de Edin Dzeko'nun kornerde iyi yükselip beraberliği getirmesi ve 90+4’te Sergio Agüero'nun tamamen kapanmış savunmaya karşı şapkadan tavşan çıkardığı galibiyet golüyle tarihe altın harflerle yazıldı. Dipnot olarak QPR'da düşme rakibi Bolton berabere kalınca ligde kalmayı başardı.



Manuel Pellegrini ve özellikle günümüzde de hala devam eden Pep Guardiola sonrası dönemde gerçeklesen evrimin takımda yarattığı taktiksel ve gelişmiş futbol sisteminden farklı olarak takım ruhu ve son maçta ortaya konan o heyecan eski naif bir futbol hatırasıydı. Guardiola'nin kupa kazanan bir makineye çevirdiği City için başlayan bu uzun hikâyenin ilk bölümünden kopup gelen değerli oyuncuların hayatlarının kalanında nasıl geri dönüşler yapabildikleri ve günümüzde neler yaptıkları konumuz olacak.

 

Kadronun çoğunluğunun ve hatta hocanın bir başka ortak noktası da kariyerlerinden yeniden doğuşu ve tabir burada da yerindeyse geri dönüşü yapmak için yollarının ülkemize farklı dönemlerde düşmesidir.

 

 

Roberto Mancini


İtalyanların karizmatik teknik direktörü, Sampdoria efsanesi ve Premier Lig'de bir dönemi bilmeden başlatan adımı atan adam. Öncelikle sonraki şampiyon City kadrolarına nazaran daha mütevazı bir ekiple kulübün ilk şampiyonluğunu kazandırdığını belirtmekte fayda var. Ardından devam eden sezona daha büyük parolalarla girilse de FA Cup finalinde Wigan'a karşı alınan yenilgi uzun suredir biriken durumu açığa çıkardı ve Mancini görevinden alındı. Dönüşünü Galatasaray'a gelerek yapması hem uluslararası hem de Türk basınında büyük yankı uyandırdı. Galatasaray taraftarının son yıllardaki en büyük Şampiyonlar Ligi başarılardan biri olarak Juventus'u Mancini'nin ilk maçında yenerek gruptan çıktılar. Sonra çalkantılı gecen zamanların ardından buradaki misyonunu tamamlayan Mancini ile yollar ayrıldı.



Inter ve Zenit maceraları sonrası ise yeniden futbola damga vuracağı İtalya milli takımının başına geçti. Gün gün gelişen bir futbolla sonunda EURO 2020'yi ülkesine kazandıran Mancini, her gittiği yerde olduğu gibi yine bir buhranla düşüşe geçti ve yollar bir kez daha sona geldi. Mancini şuan devlet destekli büyük bir futbol atılımı yapan Suudi Arabistan’ın milli takımının başına geçti ve onu zorlu bir mücadele bekliyor.



 

Joe Hart


Bir zamanlar hem City'nin hem de İngiltere’nin bir numaralı kalecisiyken Pep sonrası dönemde gereksinimleri karşılayabilecek profilde bir file bekçisi olmadığı için başarısız bir Torino seferi ardından West Ham, Burnley ve Tottenham’ın yollarını tuttu. Son maceralarında genelde kulübede beklediği için geri döneceği doğru kulübü yine adada bu kez İskoçya devi Celtic'i seçerek buldu. Günümüzde 36 yaşında ve hala iki sezonu geride bıraktığı Celtic kalesini korumaya devam ediyor.





Vincent Company


Takımın kaptanı yıllarını verdiği City formasına veda ederken altyapısından çıktığı Anderlecht'de futbol hayatına noktayı koydu. Eş zamanlı olarak burada antrenörlük eğitimlerini de tamamlamasıyla fırsatın karşısına yine Anderlecht’de çıkması bir oldu. Bu sebeple teknik adamlık kariyerine yine kendisi için güvenli olan bir limanda başlamış oldu. 2 yıl dalgalı ve zor bir macera sonrası esas çıkışını yapacağı Burnley’nin başına geçerek ada futboluna geri döndü. Championship'te hem oynattığı futbol hem de aldığı üstün skorlarla şampiyon olarak Premier Lig'e taşıdığı takımın hala başında. Burnley'i ligde tutması ilk hedefi olsa da potansiyeli ve City taraftarının kalbindeki yer sebebiyle Pep sonrası ciddi teknik direktör adaylarından olmasına kesin gözüyle bakılıyor.



 


Micah Richards


Akademiden çıkan bir sonraki muhteşem çocuk lansmanını sakatlıklar dağıtsa da belli ölçüde as takımın parçası olmayı başardı. İlerleyen yıllarda artan yatırımla ve gelen yeni savunmacıların yanında sırıtmaya başladı. Kısa süren Fiorentina kiralanması ve Aston Villa serüveni sonrası henüz 31 yaşındayken kariyer sonu yaptı. Özellikle diz sakatlıkları onu gençlik yıllarından beri yıpratsa da o futbola olan sevgisine hız kesmeden devam etti. Günümüzde Sky Sports, BBC ve CBS gibi zirve kanallarda Premier Lig ve Şampiyonlar Ligi üzerine yorumculuk yapıyor. Özellikle gecen sezon CBS'te Thierry Henry ve Jamie Carragher'le yakaladıkları uyum çok gündeme gelmişti. Bu sezonda Roy Keane, Alan Shearer ve Gary Lineker gibi yıldızların yanında yorumlarıyla çeşitli programlara renk katmaya devam ediyor.



 

Pablo Zabaleta


Arjantinli oyuncu sezonun çoğunu Micah Richards'ın yedeği olarak geçirse de sezonun sonuna doğru formayı kaptı ve QPR'a karşı efsane maçın açılış golünü attı. Taraftarın sevdiği istikrarlı isimlerden biri olarak burada geçirdiği dokuz sezonun ardından 2017 yılında West Ham'a katılmak üzere ayrıldı. Üç yıl da orada istikrarını sürdürerek emekli oldu ve şu anda yine City’den takım arkadaşı Sylvinho’nun yardımcısı olarak Arnavutluk milli takımını çalıştırıyorlar. Hiç de fena olmayan bir performansla ülkeyi EURO 2024’e götürmeye çalışan kahramanlar olmak için uğraşıyorlar.


 


David Silva 


Manchester City efsanesi haline gelen bir diğer oyuncu olan David Silva, topla ayağındayken tam bir sihirbazdı. 2010'da kulübe geldikten sonra on yıl boyunca 436 kez forma giydi ve hem dünya hem Premier Lig futboluna damga vuracak işler yaptı. İspanya altın jenerasyonunun bir parçası olmanın yanında uzun yıllar Guardiola’nın da prensiydi. 2020'de Real Sociedad takımıyla İspanya'ya geri döndü. Burada 35 yaşında olmasına rağmen hâlâ yeteneklerini sergilemek istiyordu ancak sakatlıklar ne yazık ki buna çok izin vermedi ve bu yaz futbolu bırakma zorunda kaldı. Şimdi ise o saha içerisindeki zarafetini bambaşka bir iş kolunda sergilemek için harekete geçti. Kanarya Adaları’ndaki şarap imalathanesinde işin uzmanı dostlarıyla bu alanda da bir iz bırakmaya geliyor.

 


Gareth Barry


Premier Lig tarihinin en çok maçta forma giyen oyuncusu olarak kariyerini bitirdiğinde son olarak Everton ve West Bromwich formaları giymişti. 2020'de futbolu bıraktıktan sonra Midlands'taki sakin hayatına geri dönse de futbolu çok özlemiş olacak ki 35 yaş üstü veteranlar futbol takımı olan Comberton Dynamoes formasıyla sahalara geri dönmek için anlaştığı açıklandı. Henüz maç fotoğraflarında yer almaması ve hakkındaki haberlerin veteran takımının sosyal medya hesaplarından kaldırılmış olması anlaşmanın bozulmuş olabileceğine bir işaret gibi görünüyor. Öncesinde BT ve BBC de yorumculuk yapmayı ve amatör olarak kriket oynamayı da deneyen Barry huzuru yine futbol sahasında mı arayacak göreceğiz.

 

Nigel de Jong


Sahada karşılaşmaktan çekinilen agresif tarzı ile yolu yine Türkiye’ye düşenlerden. Galatasaray formasıyla aradığı yükselişi yakalayamadı ve buradaki kariyeri çok kısa surdu. Katar macerası ile futbolu noktaladığında 2021 yazıydı. Arada hem Hollanda hem de İngiltere’de yorumculuk denemeleri yaptı. Geçtiğimiz Ocak ayından beri de Hollanda Federasyonu’nda sportif direktör olarak görev alıyor. Futbolun gelişimi, kadın futbol takımı ve ülke kulüpleri arası planlamalar üzerine Ronald Koeman ve diğer milli takım görevlileriyle koordinasyon içinde çalışıyor.

 

Yaya Toure

 

Döneminin en ses getiren orta sahalarından olan Yaya Toure'nin kariyeri City'de zirveye ulaştı. Sekiz sezon geçirdiği ve 79 gol attığı City'den ayrıldıktan sonra 2005 yılında bir sezon Olympiakos'a gitti. Ardından Qingdao Huanghai ile Çin Süper Ligi'nde bir yıl daha geçirdikten sonra emekli oldu. Hız kesmeden saha kenarı için çalışmalarına başladı ve Rusya'da enteresan antrenorluk tecrübeleri edindikten sonra ada futboluna Tottenham akademisinde U16 takımını çalıştırmak için döndü. 1.5 yıllık deneyimin ardından ilerleyişini sürdüren eski yıldız, geçtiğimiz Haziran ayında Carl Hoefkens'in ekibine asistan olarak katılıp Belçika ekibi Standard Liege için çalışmaya başladı. Fildişi Sahilleri’nin de en büyük yıldızlarından olduğu için ülkesinde düzenlenecek 2024 Afrika Kupası öncesi elçilik görevleri ile de karşımıza çıkıyor.


 


Joleon Lescott

 

İlk şampiyonluk sezonu sonrası birkaç yıl daha forma giyerek 2014'te takımdan ayrıldı. Devam eden futbol hayatında West Bromwich ve Aston Villa kariyerleri oldu. Özellikle Aston Villa'da Micah Richards ile birlikte oynadıkları sezon küme düşmeleriyle eleştirilerin odağı oldular. AEK ile adadan uzaklaşmak istese de diz problemleri onu da erken saf dışı bıraktı. Yorumculuk denemeleri ile geçen bir dönemi olsa da sahadan daha fazla uzak kalamadı. 2021'den beri de Steve Cooper yerine İngiltere U21 takımının başına gelen Lee Carsley'in antrenör ekibine katildi ve oradaki görevini sürdürüyor.

 

Samir Nasri

 

Her zaman son derece yetenekli bir oyuncu olarak kabul edilen Nasri, Manuel Pellegrini'nin görevi devralmasıyla City'de daha da öne çıkan bir isim haline geldi. Ancak Guardiola'nın düzeninde yer bulamayacağını anladığında ayrılıp Sevilla, Antalyaspor, West Ham ve Anderlecht'te oynadı. Bir daha hiçbir zaman o seviyeye geri çıkamadı ve 2017'de dopingden dolayı uzun bir ceza alması da ona yardımcı olmadı. Ülkemizde geçirdiği kısa dönemde de bildiğimiz Nasri'den çok uzaktaydı. Zaten çok fazla da futbol oynamaya gelmemiş olacak ki birkaç sezonluk başka denemelerden sonra da futbolu bıraktı. Şimdilerde ülkesi Fransa’nın önemli kanalı Canal+'da yorumculuk yapıyor ve zaman zaman poker turnuvalarında da boy gösteriyor.

 


Gael Clichy


Manchester City'nin Arsenal'den transfer ettiği çok sayıda oyuncudan biri olan Gael Clichy, City için sol bekte önemli bir rotasyon seçeneğiydi. İlerleyen yaşı ve değişen City kadrosu sebebiyle 2017’de takımdan ayrıldı. Bazen defansif olarak sıkıntı yaşayan Clichy, İsviçre ekibi Servette'e futbolu bırakmadan önce Başakşehir'e gelerek takımın tarih yazmasına yardım etti. 3 sezon oynadığı İstanbul ekibinin tarihindeki ilk ve tek şampiyonluğu alan kadronun önemli bir parçası oldu. Bu yaz emekliliğini açıkladıktan sonra Fransa U21 takımının başına gecen Thierry Henry'nin asistanı olarak saha kenarı tecrübe kazanmaya güzel bir noktadan başladı.

 

Sergio Agüero

 

Arjantinli yıldız o zamanlar da bir kahramandı, şimdi de bir kahraman. City'nin en büyük efsanelerinden olmasının yanı sıra takımın tüm zamanlardaki en golcü oyuncusu oldu ve 2011/2012'deki efsanevi Premier Lig şampiyonu olan takım içerisinde kulüpten ayrılan son oyuncu oldu. Büyük hayallerle son yıllarını geçirmek için gittiği Nou Camp'ta yaşadığı kalp sorunları ona mani oldu ve sadece 5 resmi maçtan sonra futbolu bırakmak zorunda kaldı. Şimdilerde daha çok Twitch ve benzeri canlı yayın platformlarındaki içerikleriyle sevenleriyle buluşuyor. Özellikle Arjantin milli takımı ve Messi ile olan yakınlığı üzerine ürettiği içeriklerle internet âlemini kısa sürede salladı. Yakınlarda Disney+ için de anlaşma imzalayan yıldızın internette fenomenliği bir süre daha sürecek gibi görünüyor.




Carlos Tevez

 

Takımın bir diğer Arjantinlisi Tevez gibi sürekli eleştiri oklarının altında olan bir isim için de 2011/2012 sezonu oldukça önemliydi; eski Manchester United forveti, Mancini ile yaşanan anlaşmazlığın ardından sezon başı Bayern Münih'e kiralanmıştı. Şubat ayında geri döndü ve sezonun değişmesine yardımcı oldu. Bu kadar kırılgan bir ilişkiden çıkan bu başarıya rağmen Etihad'da bir sezon daha geçirdikten sonra Juventus'a gitti. Boca Juniors ve Çin maceralarıyla birlikte Tevez nihayet 37 yaşında emekli oldu. İlk iş ülkesinde teknik direktörlüğe soyunmak oldu. Rosario Central ile yaşadığı ilk patronluk deneyimine yaklaşan kulüp seçimleri nedeniyle nokta koydu ancak kısa sürede sabırsız taraftarlarıyla bilinen Independiente'yle anlaşarak ateşten gömleği bir kez daha sırtına geçirdi.


 


Edin Dzeko

 

Almanya'da Wolfsburg'la kazanılan destansı şampiyonluğun mimarlarından Dzeko, City'e geldikten sonra genelde Arjantinli forvetlerin gölgesinde kaldı. Yine de oynadığında katkısını üst düzeyde veren ve bu ilk şampiyonluk hikayesinde attığı 14 golle öne çıkan isimlerden oldu.. Yolu en son olarak bu sezon 38 yaşında Fenerbahçe formasıyla ligimize düştü. Öncesinde uzun yıllar Roma ve Inter'de İtalya futbolunun da önemli isimlerinden biri oldu. Geçtiğimiz sezon Şampiyonlar Ligi finaline kadar çıkan Inter'in kilit oyuncusu olarak veda etti. Kendine iyi bakmasıyla tanınan Bosnalı yıldızın ülkemizde de beklentileri aşacağına ve her gittiği takımda olduğu gibi önemli bir iz bırakacağına inanan büyük bir kitle var.

 

 

Mario Balotelli


İtalyanların arıza çocuğu zamanla durulduğu yolculuğunun başında dizginlenmesi çok zor bir karakterdi. Mancini’yle yaşadıkları tüm tartışmalara rağmen yine de genç yetenek olarak kadronun süre alan bir parçasıydı. Yolu yıllar sonra Adana Demirspor forması giymek için ülkemize düştü ve bir başka karizmatik İtalyan Vincenzo Montella ile aslında ikinci bahar diyebileceğimiz bir sezon geçirdi. Sonra ne olduysa yine dizginlenemedi ve Sion'un yolunu tuttu. Adana’daki aidiyet ve ilgiyi orda bulamayınca bir sezondan sonra tekrar rehabilitasyona Adana’ya döndü ve bu sezonu tekrar Mavi-Şimşeklerde geçirecek.

 

Geri dönüşlerin hem bireysel hem de takım olarak ne kadar farklı şekilde yorumlanabileceğini gösteren kendine has bir Manchester City kadrosuydu 2011-2012 sezonu şampiyonları. Agüero’nun 90+4’te attığı o golle tarihe geçti hepsi. Yıllar sonra baktığımızda yeniden, bu sefer hayatlarının farklı safhalarında geri dönüşleri kovalıyor olacak bu grup.


Mustafa Öztürk a.k.a Sambacı

bottom of page