top of page
  • Yazarın fotoğrafıSambacı

Şimdi Nerdesin Nerde? #9 – Valencia 2003/2004

LaLiga ve İspanya futbolunda hangi döneme bakarsanız bakın ligin en büyük takımları hiç değişmez: Barcelona ve Real Madrid. Başaltı takımlar dönemsel başarılarla kendilerine masada yer bulsa da süreklilik ve finansman gibi durumlar sebebiyle hiçbir zaman bir ötesine geçemezler. Buna en yaklaşan takım belki de 2010’ların Atletico Madrid’i olsa da; UEFA Kupası’nın gediklisi Sevilla, Real Sociedad, Villareal gibi takımlar dönem dönem bu konum için öne çıkmayı başarmıştır. Bu yazımızın konusu olacak Valencia da tıpkı diğer bahsettiğimiz takımlar gibi bazı dönemler zirveye göz kırpmış hatta bir adım da ötesine giderek şampiyonluklar kazanmıştır.


Günümüzde küme düşme savaşı veren bu İspanya’nın koca çınarının yüzü en son hocaların hocası Hector Cuper ve ardından görevi devralan dahi teknik adam Rafa Benitez ile 2000’lerin başında gülmüştü. 2000’de başlayan ve 2004’te Benitez’in Liverpool’un başına geçmesine kadar devam eden süreçte iki kez LaLiga’yı ve bir kez UEFA Kupası’nın kazanan Valencia, aynı zamanda iki kez üst üste oynadığı Şampiyonlar Ligi finalini kaybetse de tarihe kazınan bir iz bıraktı. Cuper’in inşa ettiği ve Şampyionlar Ligi finaline kadar ilerleyen yapı Benitez’in de katkısıyla benzerine pek de sık rastlamadığımız bir zirve dönem yaşattı Mestalla tribünlerine.


Cuper’den bayrağı alan Benitez’in oyun tarzı da selefi gibi yüksek pres içeren adeta Sacchi ekolünün bir modern uyarlaması şeklindeydi. Kadroyu da geldiği günden itibaren bu amaç doğrultusunda geliştirmeye çabaladı. John Carew, Gaizka Mendieta, Claudio Lopez ve Kily Gonzalez gibi yıldızların yanı sıra Zlatko Zahovic ve Didier Deschamps gibi veteranlar da 2000lerin başından beri kadronun bir parçasıydı. Benitez ilerleyen yıllarda kadroyu koruyabildiği ölçüde korumaya çalışırken bir yandan da çoğunluğu yerli olmak üzere mütevazı eklemeler yaptı. Her ayrılanın yeri daha mütevazı ve atılım yapmayı bekleyen biriyle doldurularak 2003/2004 sezonundaki nihai kadro başarıya aç bir grup olarak sezona başladı.  Hem LaLiga şampiyonluğunun hem de UEFA Kupası şampiyonluğunun kazanıldığı 2003/2004 sezonu bu dönemin taçlandırılması için harika bir gövde gösterisi oldu. 


Bu başarıya imza atan kadronun çok değerli yıldızlar içerdiğini hepimiz biliyoruz. Şimdi bu isimlerin nerelerde olduklarını ve neler yaptıklarına bakalım;



Santiago Canizares

Kendine has sarı saçları, havada asılı kaldığı kurtarışlarıyla bir nesil için en ikonik kalecilerden biriydi Santiago Canizares. 10 sezon forma giydiği Valencia’nın tarihine en çok forma giyen 5. futbolcu olarak geçmeyi başardı. Kariyerinin düşüşe geçtiği son yıllarda Ronald Koeman’la yaşadığı sorunlar yüzünden çok sevdiği turuncu kaleci formasına hasret kalsa da bir Mestalla efsanesi olarak 39 yaşında emekliye ayrıldı. Ardından çok enteresan bir şekilde yarış ve motor sporlarına merak saldı. Farklı kategorilerde yarışarak bu alanda da kendine bir kariyer inşa eden Canizares 2018 yılında üzücü bir şekilde 5 yaşındaki oğlu Santi’yi kanser nedeniyle kaybetti.


Doğma büyüme Madridli olan eski file bekçisinin kendi gibi kaleciliğe merak salmış 20 yaşında bir de büyük oğlu Lucas bulunuyor. Lucas da futbola tıpkı babası gibi Real Madrid altyapısında başladı ve Castilla’ya kadar yükseldi. Kim bilir belki bir gün babasından farklı olarak Real Madrid forması giyer ya da boynuz kulağa geçer ve Valencia yeniden 10 yıl kalesini bir başka Canizares’e emanet eder.



Roberto Ayala

Valencia tarihine tartışmasız bir şekilde adını kazıyan Arjantinli savunmacı, defansa kattığı direnç ve liderliğiyle her başarıda ön plandaydı. 2008 yılındaki ayrılışında bu başarılı dönemde sahada partner olarak oynadığı Amadeo Carboni ile yaşadığı anlaşmazlığın payı büyüktü. Bir diğer Arjantinli Pablo Aimar ile Real Zaragoza’nın yolunu tutarak orada da önemli rol oynadılar. Futbol hayatını 38 yaşında ülkesinde Racing forması ile noktaladı.


Kısa bir sportif direktörlük denemesinden sonra Valencia ona kapılarını tekrar açtı. 2013 ile 2016 yılları arasında bu görevi yerine getirse de yeni başkan Singapurlu Peter Lim ve menajerler arasındaki işleyişten rahatsız olup görevini bıraktı. Kaptan çöküşün başlangıcını belki de erkenden görmüştü o dönem. Ardından 2019’da milli takımdan eski arkadaşı Lionel Scaloni çok önemli bir görevle Arjantin’in başına geçtiğinde Ayala ve diğer bir eski defans arkadaşları Walter Samuel’i yardımcıları olarak istedi. Bu macera hepimizin bildiği gibi Messi önderliğinde kazanılan 2022 Dünya Kupası zaferiyle noktalandı. Ayala futbolculuğunda başaramadığını arkadaşlarıyla birlikte antrenörlük kariyerinde başardı.



Carlos Marchena

İspanyol savunmacı 2003/2004 sezonunda takımın gençlerinden biri olarak parlamayı başarmıştı. Akabinde 2010 yılına kadar formasını giydiği Valencia’da kaptanlığa kadar yükseldi. İspanya Milli Takımı’nın da özellikle Pique öncesi dönemde düzenli savunmacılarından biriydi. 2008 Avrupa Şampiyonası ve 2010 Dünya Kupası kadrosundaki mütevazı isimlerden biri olarak ülke futbolunda da iz bıraktı. Villareal ve Deportivo La Coruna formalarını da kısa süre giydikten sonra 36 yaşında futbolu bıraktı.


Kısa süre sonra teknik adamlığa atıldı ve doğduğu şehrin takımı Sevilla’da alt yaş kategorielrinde çeşitli görevler almaya başladı. 2018 Dünya Kupası öncesi Julen Lopetegui krizinin patlak vermesi ve yerine Fernando Hierro’nun getirilmesiyle o da yardımcı antrenör olarak turnuvada takıma eşlik etti. Hüsranla biten turnuva sonrası Sevilla’daki görevine B takım ile kısa süre daha devam etti. Geçtiğimiz Şubat ayında gemiyi kurtarması için teknik direktörlüğe getirilen Ruben Baraja’nın yardımcısı olarak Valencia’ya geri döndü.


Ruben Baraja

Valencia’nın şu anki esas adamı yani teknik direktörü Ruben Baraja, oynadığı dönemde de takımın ön plandaki isimlerindendi. Şu anki görevinden ona yardımcılık eden Marchena’yla takımın ve kulübün kimyasını en yakından bilen isimler olarak kurtarıcı rolü atfedilerek başa geçtiler. 10 sezon giydiği “Los Ches” formasına kulüp tarihinin en çok forma giyen 7.oyuncusu olarak veda etti.


Ardından kısa sürede saha kenarı için kendini geliştirme çalışmalarına başlayan Baraja, Atletico Madrid ve Valencia’da çeşitli genç takımlarda antrenörlük deneyimi kazandı. Kendini ilk gerçek sınava doğru attığında ise Segunda Division yani İspanya İkinci Ligi’nde Elche, Rayo Vallecano, Sporting Gijon, Tenerife ve Real Zaragoza gibi takımlarda teknik direktör olarak çalıştı. Valencia’nın ona tanıdığı bu şans sanki kariyerinin kalanında LaLiga hocası mı ya da ikinci lig hocası mı olup olmayacağını belirleyecek. Aynı zamanda efsanesi olduğu bu tribünleri ve kültürü de kurtarma görevine de sahalardan bildiğimiz Baraja gibi güçlü bir karşılık verip veremeyeceğini göreceğiz.

 


David Albelda

Geldik Valencia tarihinin en çok forma giyen futbolcusu David Albelda’ya. Futbolculuk zamanlarında takımın tutkalı olan Albelda’nın kulüp için bir diğer önemi de Valencia bölgesinde doğup büyümüş ve genç yaşta Valencia altyapısına girip bu şekilde bayrak bir isme dönüşmüş olması. Taktik, karizma ve disiplinin kusursuz bir oyun vizyonuyla harmanlanmasıyla aklımıza kazınan dönemin en iyi “6” numaralarından biriydi. Mütevazı kadronun saha içinde tüm toparlama işlerine koşardı.


Futbolu bıraktıktan sonra bir süre ortalıkta görülmeyen Albelda, çoğunlukla LaLiga TV ve zaman zaman da farklı yayıncılar için yorumcu olarak karşımıza çıktı ve çıkmaya devam ediyor. Bunun yanı sıra 2016 yılında LaLiga’nın marka değerini ve etki alanını genişletmek için seçilen Fernando Morientes, Michel Salgado, Carles Puyol, Ismael Urzaiz, Marcos Senna ve Gaizka Mendieta gibi isimlerin arasında yer aldı. 2019 yılında üçüncü lige yeni yükselen Atzeneta’da pandemiyle bölünen kısa bir teknik direktörlüğünün ardından son günlerde Valencia’yı kurtarma ekibi için onun da adı geçiyor. Başkan vekili Layhoon Chan’in akademi direktörlüğü için Albelda ile görüşmelerde bulunduğu İspanya basınında yer bulmaya başladı. Ayrıca 13 yaşındaki oğlu da Valencia altyapısında arkasında Albelda Jr. yazan formasıyla oynuyor. 


 


Pablo Aimar

Takımın hem Cuper hem de Benitez dönemindeki Arjantinli çekirdeğinin beyni olan Pablo Aimar, “yeni Maradona” akımının etki alanına girmiş ama çok zaman geçmeden bu umutların çok da dolu olmadığı ortaya çıkmıştı . Muhakkak ki çok yaratıcı ve yetenekliydi ancak kariyerinin zirvesini Valencia yıllarında görmüş oldu. İlerleyen yıllarda Zaragoza ve Benfica ile de fena olmayan sezonlar geçirerek Avrupa futbolunda özellikle 2000’li yıllar için akıllara kazınan 10 numaralardan biri oldu.


Futbolu 2018’de geride bıraktıktan sonra çoğunluğu hayal kırıklığı ile geçen milli takım yıllarını arkada bırakmak için bu kez saha kenarına yönelerek Arjantin U17 Milli Takımı’nın başına getirildi. Arjantin’in zafere ulaştığı Dünya Kupası yolunu inşa eden ana ekipten biri olarak aynı zamanda Scaloni’nin de yardımcılığını yaptı. Ayala ve Samuel defansif anlamda Scaloni’ye yardım ederken Aimar da aynı şeyi ofansif anlamda yaparak Arjantin’in Dünya Kupası teknik ekibinde yer aldı. Günümüzde bu iki rolü de devam ettirerek Arjantin bünyesinde teknik adamlık tecrübesini artırıyor.



Vicente

Kily Gonzalez sonrası oluşan boşluğu Valencia doğumlu kendi öz kaynağı Vicente ile doldurdu Valencia. Hatta onu hiç aratmayacak bir isim olacak Vicente Rodriguez, dönemin kanat profiline oldukça uygun hem gol atan hem de attıran bir futbolcu olarak dikkat çekti. İki kupalı bu harika sezonu 23 gole doğrudan katkıyla en üretken ikinci ismi olarak tamamladı. Bu gol katkısı aynı zamanda Valencia formasıyla ulaştığı en yüksek sezon istatistikleriydi.


Valencia’da geçirdiği 11 yılın ardından başarılarla dolu kariyerini o zamanlar henüz Championship’ten Premier League’e çıkmayı çalışan Brighton’a taşıdı. Görece genç yaşta olmasına rağmen özellikle sakatlıklardan dolayı Brighton’da geçirdiği iki sezonda da çok istikrar yakalayamadı. Bu sebeple futbola 33 gibi genç bir yaşta veda etti. İlerleyen yıllarda Valencia için scouting departmanında çalışmaya başlayan Vicente, idari konulardaki başarısı sebebiyle takım koordinatörlüğüne yükseltildi. 2019’da yaşanan iç değişimlerle ayrıldığı Valencia’ya geçtiğimiz Ocak’ta kulübün kurumsal elçisi olarak geri döndü.



Rufete

Vicente’nin ters kanattaki eşleniği olan Rufete görece daha kısa süre Valencia kariyerini sürdürse de bu kısa dönemde Rufete-Vicente ikilisi birlikte anılarak 2003/2004 sezonunda toplam 20 gole imza attılar. Birkaç sezon sonra Valencia’dan ayrılıp çoğunluğu sakatlıklarla gölgelenen kısa Espanyol ve Hercules dönemleri geçirdi. Futbolu 2011’de bırakıp birkaç yıl içinde Valencia ile olan organik bağlarını kullanarak akademide farklı roller aldı. Valencia eski başkanı Amadeo Salvo, kulübü sattıktan sonraki yeni girişimi UD İbiza takımının üçüncü ligden yükselmesi için oynayacağı play-off’larda takımın başına Valencia’daki futbolculuk yıllarından tanıdığı ve güvendiği Rufete’yi getirdi. Kısa sürede takıma iyi bir etki yapsa da finalde kaybedip üst lige yükselme şansına erişemedi. Ardından bir diğer eski kulübü Espanyol’da önce futbol departmanının ardından da tüm sportif branşların direktörlüğünü toplam dört yıl boyunca yapma şansı oldu.


 

Mista

Bu efsane sezonda takımın ileri uçtaki gol silahı ve neticesinde de 24 golle sezonun en golcüsü olan Mista, tıpkı takım arkadaşı Vicente gibi bir daha bu istatistiklere ulaşamadı. İlerleyen Valencia yılları ve akabindeki Atletico Madrid ve Deportivo La Coruna serüvenlerinde tam bir yedek santrafora dönüştü. Kariyerinin son yıllarında Kanada’nın yolunu tuttu. Futbolu bıraktıktan uzun yıllar sonra 2018’de tekrar Valencia’ya dönerek alt yaş takımlarında antrenör olarak çalışmaya başladı. Ardından bu sefer U19 teknik direktörlüğü için Rayo Vallecano’nun yolunu tuttu. 2020 yılında ilk resmi teknik direktörlük tecrübesi, Kanada Premier Ligi’nden Atletico Ottawa ile oldu. Kısa süren bu maceranın ardından günümüzde zaman zaman farklı kanallarda LaLiga yorumculuğu yapıyor.



Rafa Benitez önderliğindeki bu kadronun günümüzde çoğunlukla yolları ya Valencia ile kesişmiş ya da teknik direktörlük için farklı kariyer adımları atmışlar. Kimileri alt liglerde halen tecrübelenmeye çaışırken kimileri de Dünya Kupası şampiyonu apoletini şimdiden omuzlarına takmış durumdalar. İçlerinden biri belki bir gün Benitez’in yaptıklarını yapabilir ancak öncelik koca çınar Valencia’yı düştüğü bu sezonki durumdan kurtarmak olacak. Bunu yapmak için de yine bu hikâyenin ana aktörlerinin kolları sıvaması, belki ileride bizlere yine bu tatta yeni bir hikâye bırakır.


Bir dipnot olarak da eklemek gerek; Valencia 2003/2004 sezonunda UEFA Kupasını kazandığı turnuva boyunca yenildiği tek takım Gençlerbirliği’ydi. Gençlerbirliği; Blackburn, Sporting Lizbon ve Parma’yı eleyip Valencia’yla son 16 turunda eşleşmiş ve uzatmalarda Vicente’nin golüyle yoluna devam eden Valencia olmuştu.

 

Mustafa Öztürk a.k.a Sambacı

bottom of page